Tahtadaki soruyu göremeyince…

Çocukluğumda oturduğum mahallede okul yoktu. Eğitime bir yıl geç başladım. Okulun da benim de ilk günümüzdü. İki sınıf vardı. 1-A ve 1-B. Öğretmen kadrosu 5 kişiden oluşuyordu. Benim o günden unutamadığım bayrak töreni oldu. Öğretmenlerimiz hoparlör olmadığı için ‘İstiklal Marşı’nı çıplak sesle okumuştu…

Derken okumayı söktüm. Okuma bayramında çıktım sahneye, şiirimi okudum. Ama sonrasında mikrofona takıldım, bütün ses sistemini arkamdan sürükledim. O gün ilk defa mikrofona konuşmuştum. O sıralar biraz sakardım sanırım.

4’üncü sınıfta küme çalışmasıyla tanıştım. Öğretmenimiz her üniteyi 5’e bölerdi. Her küme, ünitenin sonuna geldiğimiz 4’üncü haftada kendi bölümünü tekrar anlatırdı. Sonra da sıra yazılıya gelirdi. Yine bir üniteyi bitirdiğimiz hafta, sıra bana geldiğinde konumu okumaya başladım. İlk beş dakikanın sonunda kem küm edip yazımı okuyamaz oldum. Birden gözlerim sulanmaya başladı. Defterimin üzerinde harfler dans ediyordu. Öğretmenim kızdı, “Otur oğlum” dedi. Çok mahçup oldum. Evde de bir şey okurken aynı şeyi yaşıyordum. Ama derslerim hiç zayıf olmadı. Gözümde yaşadığım bu sorun beni, dersi derste öğrenmeye yöneltti.

O gün ikinci ders başladığında, ilk dersteki başarısızlığımdan eser kalmamıştı. Üniteyle ilgili her soruya atlayıp yanıt vermeye çalışıyordum. Çok konuşan bir çocuktum. Okulda öğretmenden, evde anne ve babamdan azarı yemeden susmuyordum. Gün kötü başlasa da sonunda küme olarak sunumdan 5 üzerinden 4 aldık. Arkadaşlarım kötü okuduğum için bana biraz kızdı. Ben de o günkü çocuk kafamla kendimi yeterince çalışmamakla suçladım.

Bugün anlıyorum ki; ben az gören bir çocukmuşum. Ama herkes benim kadar görüyor sanıyordum. Yine kıymetli öğretmenlerim tarafından anlaşıldı gözümdeki sorun. Matematik dersinde öğretmen arkası dönük halde tahtada bir işlemi anlatırken ben etrafımdakilerle konuşuyordum. Öğretmen bir anda dönüp “Harun, oku bakayım şu soruyu” dedi. Tahtada bir şey yazmıyordu, 5-6 adım atıp tekrar baktım ve soruyu okudum. Öğretmenimle göz göze geldik ve bir sessizlik oldu. Sonra teneffüste beni yanına çağırdı. Niye soruyu okumak için tahtaya yaklaştığımı sordu. Ben de “Soruyu göremedim” diye yanıt verdim. “Anladım” dedi, “Yarın annen okula gelsin”. Ertesi gün annem okula geldi ve benim için doktor süreci başladı.

5 yıl boyunca yılın 9 ayı, haftanın 5 günü ilkokulda geçti. Öğretmenlerimiz, ailemiz gibi hep hayatımızdaydı. Gözlerimdeki sorunu ailemden önce fark eden ve bu günümde emeği olan o güzel insana şükranlarımı sunuyorum. Hâlâ öğretmenimle komşuyuz. Bütün öğretmenlerimin ellerinden öpüyorum. Öğretmenler Günü’nüz kutlu olsun…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir